KUPON TASARIMLAR

29 Mart 2009 Pazar

ATATÜRK'ÜN CUMHURİYET KÖYÜ


Yukarıda yer alan bir yerleşim yeri planı. Ancak sadece tasarıda kalmış. Tasarlayan, çizen, yerleştiren, planlayan, hayalini kuran ve şimdiki ihtiyaçlara dahi cevap verecek kadar en ince ayrıntısına kadar düşünen tabiiki büyük deha Mustafa Kemal ATATÜRK.

1937 yılında yani ölümünden 1 yıl önce planlayarak çizdiği Cumhuriyet Köyü adını verdiği bu köykent ve tarım kent projelerinde tüm detaylar düşünülmüş; yok yok. Yukarıda kent merkezinden detay verdiğim bu projede yer alan birimleri aşağıda sıraladım.
1.Okul ve tatbikat bahçesi
2.Öğretmen evi
3.C.H.P. kurağı ( halk odası)
4.Köy konağı
5.Konuk odası
6.Okuma odası
7.Konferans salonu
8.Otel han
9.Çocuk bahçesi
10.Köy parkı
11.Telefon santrali
12.Köy gazinosu (radyolu)
13.Ebe ve sağlık korucusu
14.Tarımbaşı
15.Hayvan sağlık korucusu
16.Sosyal kurumlar
17.Ziraat ve el işleri müzesi
18.Gençler kulübü
19.Hamam
20.Etüv makinası
21.Köy yunak yeri
22.Cami
23.Revir
24.Kooperatifler
25.Köy dükkanları
26.Spor alanı
27.Damızlık tavuk,tavşan,arı istasyonları
28.Damızlık ahır (aygır ve boğa)
29.Kanara
30.Mandıra
31.Değirmenler
32.Fabrika
33.Asri mezarlık
34.Hayvan mezarlığı
35.Kireç,taş,turla,kiremit ocakları
36.Yonca ve hayvan pancar tarlası
37.Koruluk
38.Köy gübreliği
39.Fenni ağıl
40.Pazar yeri ve köy zahire
41.Aşım durağı
42.Panayır yeri
43.Selektör binası
Şimdi bu projeyi biraz daha detaylı inceleyelim. Yukarıdaki plan üzerinde bazı işaretlemeler yaptım. İşte detaylar:

Sarı çemberde spor alanı ve yunak, kırmızı çemberin içinde büyük mandıra ve sıra sıra değirmenler, onun hemen altındaki koyu kırmızı çember yaş veya kuru yonca, hayvan pancar tarlası, siyah üstteki çemberin içinde selektör binası, tavşan ve tavuk istasyonu, alttaki siyah çemberin içinde arı istasyonu, fidanlık ve ziraat avadanlıkları binası yer alıyor. Buradaki turkuaz alan ise fidanlık. Yukarıdaki yeşil çemberde ağaçlıklar içinde fabrikalar planlamış. Onun hemen solundaki mavi çemberin içinde aygır ve boğa ahırları yer alıyor.Sol üstte koyu kırmızı yer asri mezarlık, onun solundaki siyah çember ise kireç,taş,tuğla,kiremit ocaklarını gösteriyor. Alttaki pembe çemberin içinde solda köy gübreliği, sağdaysa panayır alanı yer alıyor.Onun altındaki açık mavi çemberse fenni ağıl ve aşım durağını gösteriyor.
Bunlar yuvarlak olarak tasarlanan şehir planının dışında yer alıyor. Gelelim şehir merkezine ki burası daha ziyade sosyal içerikli mekanlar.

Siyah çember öğretmenevini gösteriyor. Kırmızı yerde köy parkı, oyun yeri ve çocuk bahçesi, çeşme, tuvaletler ve telefon var (Evet telefon, inanmazsanız resmi büyütün ve bakın). Sarıyla belirttiğm yerde otel, köy gazinosu ve sağlık kurumları bulunuyor.Mor çemberde konuk odası, okuma odası, cami, konferans salonu yer alıyor.Mavi çemberin içinde köy dükkanları var; berber, terzi, arabacı, kalaycı, bakkal,sosyal kurumlar vb.Pembe çember okul ve okul bahçesini gösteriyor.Yeşil çember ise su deposu.

Hiçbir detay atlanmamış. Köyün çocukları için oyun parkı ve okul, okulun öğretmenleri için öğretmenevi, her tür ihtiyacın karşılanabileceği dükkanlar ve tabii biraz da motivasyon; radyolu köy gazinosu... Hayvancılıkla uğraşmak için gereken tüm detaylar, damızlıklar, beslenmeleri için yonca ve pancar tarlaları, fidanlıklar ve en düşünülmesi gereken hayvan mezarlığı. Yani hiçbir şeyi atlamamış Mustafa Kemal ATATÜRK. Çok da şaşırmadım, kusursuzluğa. Tam tersine ne kadar da ileri görüşle planlanmış.Şehir planlaması örnek alınacak kadar muazzam. Onun her alandaki engin bilgisini hepimiz biiyoruz zaten. Şimdi bu plana sadık kalınarak projeler hayata geçirilse fazladan ne eklenebilir bilmiyorum. Bunu düşnürken planların 1937 de çizildiğini lütfen unutmayın. Keşke bu Cumhuriyet köyleri kurulabilmiş olsaydı...

Umarım birileri çıkıp bu projeleri hayata geçirir. Ne dışarıyla bağımız kalır, ne işsizimiz ne de göç sorunumuz, ne dersiniz?

Ben ilk gördüğümde ve bu yazıyı hazırlarken inanılmaz heyecanlandım. Umarım aynı etkiyi sizde de bırakır. Bu hayallerin gerçek olması dileğiyle...

28 Mart 2009 Cumartesi

SANAT ÇAY'DA : DEMLİKLER

Mona Lisa... 500 yıldır tam bir efsane. Da Vinci'nin 1506 da tamamladığı bu tablonun kullanılmadığı yer yok gibi. İşte demlik versiyonları ve o meşhur bakışlar...




Da Vinci'nin çağdaşı Michelangelo, Sistina Şapeli'ne bu muhteşem freskleri yaparken yüzyıllar sonra bu eserinin her yeri bezeyeceğini aklına getirebilir miydi acaba? (el detayı masaüstü arka planım, tavsiye ederim harika görünüyor)

Bu demlikler tam anlamıyla sanat eseri gibi duruyorlar. Orjinal eserleri demliklere uyarlamak iyi fikir. Çay'a daha da bir anlam kazandırmış.
İşte bir kaç örnek...




27 Mart 2009 Cuma

HATIRLAMAKTAN ZARAR GELMEZ

ANNELERE ÇOCUKLARI İÇİN ÖNERİLER
1. Her çocuğun büyüme ve gelişmesi dikkatle izlenmelidir. Çocuğunuzun sağlık sorunu olmasa da düzenli kontrollerini ihmal etmeyin.

2. Bebeğinizin sağlıklı büyüyüp gelişebilmesi için ilk 6 ay sadece anne sütü verin, ek gıdalara 6. aydan sonra başlayabilirsiniz.

3. Bebeğiniz 1 yaşını bitirdiğinde difteri-tetanoz-boğmaca, çocuk felci, kızamık ve hepatit B aşıları tamamlanmış olmalıdır. Aşılarını düzenli yaptırabilmek için hemen bir sağlık kuruluşuna müracaat edin.

4. Basit ve ücretsiz bir testle, bebeğinizin zeka geriliği ihtimaline karşı önlem alabilirsiniz. Doğumdan 24-72 saat sonra topuktan iki damla kan alınarak yapılacak bir test, sizi ömür boyu sürecek bir üzüntüden kurtaracaktır.

5.Bebeğinizi kundaklamak kalça çıkığına neden olur, hiçbir zaman kundaklamayın.

6. Çocuğunuzun yanında sigara içmeyin, içilmesine asla izin vermeyin.

7. Çocuğunuz öksürüyorsa ihmal etmeden sağlık kuruluşuna başvurun.

8. Çocuğunuz ishal olursa daha fazla su ve sulu gıda verin. Anne sütüyle besleniyorsa sık sık emzirmeye devam edin.

9. İyotlu tuz herkes için gereklidir. Özellikle gebelikte kullandığınız tuzun iyotlu olmasına dikkat edin.

10. Çocuklarınıza diş fırçalamayı öğretin. 2 yaşından başlayarak dişlerini fırçalamasını sağlayın.

SANAT ZAMANI


25 Mart 2009 Çarşamba

BEBEK KİTAPLIĞI

'Şimdiki çocuklar harika. ' diyorduk eskiden, artık herşey de olduğu gibi bu lafın da yaşı küçüldü; şimdiki bebekler harika. Gerçekten öyleler. Hepsi suya götürür susuz getirir. Böyle olması da çok normal. Baksanıza onlar için hazırlanmış kitaplara. Eskiden çocuklar kitapla neredeyse ilkokulda tanışıyordu, şimdi doğar doğmaz tanışıyorlar. Doğrusu da bu zaten.
Bu şahane bez kitaplar 0-3 yaş arası için tasarlanıyor. Bezden yapıldığı için çok da hafifler. Minik bebeğiniz daha tam olarak kavrayamadığı minik ellerinden bu kitabı yüzüne bile düşürse zarar verecek hiçbir şey yok. Canlı renklerden oluştuğu için büyülenmiş gibi inceliyorlar bunları,inanılmaz hoşlarına gidiyor.

Kas gelişimlerine göre hazırlanmış bu kitaplar aynı zamanda bilişsel düzeylerine ve dönemsel gelişimlerine de hitap ediyor.


Farklı dokumaların kullanıldığı kitaplarda bebeğinizin veya çocuğunuzun farklı dokularla tanışması amaçlanmış.

Çocuğunuz daha yaşına girmeden renklerle, sözcüklerle tanışıyor. Bakın üstteki kitaptan diş fırçalamayı, diş fırçalamanın önemini öğreniyor. Çocuğa bazı alışkanlıkları kazandırmak için harika yöntemler bunlar, üstelik erken yaşta kazanmış olacağı için davranış daha kolay yerleşiyor.

Bu kitapların bir diğer iyi yanı çamaşır makinasına atılabiliyor olmaları. Makinada rahat rahat yıkayabilirsiniz, ben sıkça yıkadığım için biliyorum, rengi atmadığı gibi deforme de olmuyorlar. Bebeğinizin asla yanından ayırmayacağı, hatta onunla yatacağı bu kitaplardan almadıysanız mutlaka alın.
İyi okumalar:)

24 Mart 2009 Salı

YENİ TREND: HALEP

Hadi bakalım artık Mersin ve Adana'dan Halep'e tren seferleri başladı. Yeni trend Halep. Bir süredir bu konu hakkında bilgi toplayarak sizinle paylaşmayı istiyordum. Kısmet bugüneymiş...
HANGİ GÜNLER?: Tren Mersin-Halep ve Halep-Mersin arasında haftanın iki günü çalışıyor. Tren Mersin'den Salı ve Cuma günleri saat 23:00 te hareket ediyor. Halep'ten ise Pazartesi ve Perşembe günleri saat 21:00 de kalkıyor.
YOL KAÇ SAAT?: Yol gümrük işlemleri de dahil yaklaşık 9 buçuk saat sürüyor.
TRENİN ÖZELLİKLERİ NELER?: 270 yolcu kapasiteli tren uluslararası özelliklere sahip bir tren. 5 tane klimalı pulman vagon ve bir de yemekli vagon var.
TRENİN FİYATI NE KADAR?: Bilet fiyatları Mersin'den binerseniz 18.65 Euro, Adana'dan binerseniz 15.85 Euro.
YAPMADAN DÖNMEYİN: Halep Arkeoloji Müzesi, Bimaristan (Bimarhane= Eski dönemlerin akıl ve ruh sağlığı hastanesi), Zekeriya Peygamber Camii, Halep Müzesi'ni mutlaka gezin.
Halep Kalesi'nden panaromik şehir manzarasını seyrederken kendinize naneli çay söyleyin. Kendinizi evinizde hissedin :) )
El Faraç ve Tiel Çarşılarından alışveriş yapın. Fiyatlar bize göre oldukça düşükmüş. Aynı ürünü bize oranla %80 daha ucuza aldığınız oluyormuş.
3 TL ödeyerek İstanbul'da görmeye alıştığımız Osmanlı konaklarının farklı tarzını burada gezebilirsiniz.
10 - 15 TL gibi az bir parayla Halep akşamlarında gezmek mümkün.
Mutlaka zahter çayı için.
Ve beyler mutlaka Halep'te tıraş keyfi yaşayın. Evet tıraş keyfi. Berberler son derece nostaljikmiş. Artık deneyip denememek size kalmış.

Benden anlatması. Gidenler çok memnun kalıyorlar. Tarihe, doğu kültürüne ilgi duyuyorsanız ve ucuz alışveriş yapmak istiyorsanız az miktarda para ayırarak birkaç gününüzü Halep'te geçirebilirsiniz.

23 Mart 2009 Pazartesi

SANAT ZAMANI


22 Mart 2009 Pazar

ÇANTALAR ELİMİZDE

El çantaları bu yıl da çok popüler. Gece kıyafetlerini tamamlamak için kullanımına zaten sıkça rastladığımız el çantaları, artık günlük hayatımızda da yer buluyor, kendine.
Kıyafeti tamamlarken çanta seçimi çok önemli. Bu çantaların hepsi çok şık, doğru kıyafetlerle kullanıldığında kendini daha da çok gösterecektir.Her ne kadar içine çok şey almasa da (telefon, ehliyet, biraz para ve anahtarlarımızı alsın yeter), kullanışlı görünüyorlar.

21 Mart 2009 Cumartesi

CUMBALAR VE HİKAYELERİ

İslam mimamirisinde ona uygun yaşam kurallarının izleri çok belirgindir; yüksek duvarlar, dışardan görünmeyen, avlu şeklinde tasarlanmış bahçeler ve en önemlisi balkon yerine kullanılan cumbalar. Hepsi içine kapanık yaşamın, mahrem anlayışının sonuçlarıdır.İşte bu kapalı yaşamın dışarı açılan tarafıydı cumbalar, üç cepheye açılan pencereleriyle.

Kimbilir nelere tanık oldu bu cumbalar: dillere destan aşklara, acı dolu hayatlara, içine kapanık yaşamlara, göz süzmelere, sohbetlere, acılara, neşelere, musiki gecelerine, Türk kahvelerine, gözü yollarda kalmış sevdalılara, fallara,asker yolu gözleyen analara, babasını beklemekten yorgun düşen çocuklara...Ve daha niceleri.


TEL TEL TARADIM ZÜLFÜNÜ
TELLERiNE GÜL BAGLADIM
GÖGSÜNDEKi GONCA GÜLÜN
YAPRAGINA TÜL BAGLADIM


GÜL FiDAN GiBiDiR KENDi
YOKTUR CiHANDA MEGENDi
BEN DEGiL ALEM BEGENDi
ENDAMINA BEL BAGLADIM

GAMZELERi GÜL GÜL AÇAR
ETRAFINA ALBER SAÇAR
KAHi GÜLER KAHi KAÇAR
KAÇMASINA YOL BAGLADIM,

kimbilir kimler, kaç kez mırıldandı bunu, yol gözlerken...

Yine ne varsa eskide var, şu mimariye, şu işçiliğe, şu detaylara bir bakın. Hiçbir şey baştan savma değil, her bir kıvrımın bile öyküsü var. Cumbanın tam altındaki desteklerin adının 'eli böğründe' olduğunu biliyor muydunuz? Adında bile ahenk var, asalet var. 'Şimdi' den söz etmek bile istemiyorum. 'Eski' nin tadını çıkaralım biraz, bugün'e değinmeden...


Umarım bu canım evleri, tarihi ahşap evleri korumayı çok geç olmadan öğrenebiliriz. Ve artık hakkında hiçbir şey bilmediğimiz, görmeye alıştığımızdan sıradan gelmeye başlamış, aslında tarihimizi, bizi barındıran bu evlere farklı gözle, yaşanmış hikayeleriyle, detaylarıyla bakmayı öğreniriz.

20 Mart 2009 Cuma

TABLO GİBİ ÇANTALAR

Bunlara sadece çanta demek ayıp oluyor, çantadan daha fazlası var bunlarda.

Gerçekten tablo gibiler.

İnsan bunları kullanmaya kıyamaz bile.

Hepsi birbirinden güzel ve sıradışı.


18 Mart 2009 Çarşamba

ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA

ÇANAKKALE SAVAŞI'NDA ASKERİN YEMEK LİSTESİ
43. Alay 1. Piyade Taburu 1. Bölük, 1917 yılı yemek listesi;
15 Haziran Sabah: Üzüm hoşafı. Öğlen: Yok. Akşam: Yağlı buğday çorbası ve ekmek.
26 Haziran Sabah: Yok. Öğlen: Yok. Akşam: Üzüm hoşafı, ekmek.
18 Temmuz Sabah: Üzüm hoşafı. Öğlen: Yok. Akşam: Yarım tayın ekmek.
8 Ağustos Sabah: Yarım ekmek. Öğlen: Yok. Akşam: Şekersiz üzüm hoşafı, ekmek yok

Bir kere daha düşünmeye davet ediyorum, farzedinki yarın sabah yalnız hoşaf içeceksiniz, öğlen yemek yok ve akşam biraz çorba bir parça da ekmek. Ve bu kadarcık yemekle düşmana karşı vatanını savunacaksın. Hatta neredeyse 300 kiloluk mermiyi bir başına topa koyacaksın. Bu askerlere, Seyit Onbaşılara bunu yapacak gücü veren şeyin yemekler olmadığı besbelli. Neydi bu inancı veren, bu gücü veren, bu dayanma gücünü veren?
Sıcak yatak yok ,başınızı taşa koyup pusuda bekleyeceksiniz. Ailenizle hiçbir bağınız yok haber alacak, tabi onların da sizden haberi yok...Üstünüzde yok başınızda yok...Peki ne var bunlara katlanma gücü veren, insanı ailesinden ayrı kalmaya bile dayanır kılan, daha önemlisi ölmeyi bile göze aldıran...
BİR KERE DAHA DÜŞÜNMEYE ÇAĞIRIYORUM; ÖYLE LAF OLSUN DİYE DEĞİL. Herşeyiyle o günün koşullarını düşünerek, kendinizi askerlerin, annelerinin, babalarının, eşlerinin, çocuklarının, kardeşlerinin, nişanlılarının, ninelerinin, dedelerinin yerine koyarak düşünün, şöyle etraflıca...Yediklerini, içtiklerini,giydiklerini düşünün...
Neydi bu insanlara bu gücü veren, bunu da düşünün...
Bir de bugün'ü düşünün...

1934 - Bu memleketin topraklan üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

SAYGIYLA EĞİLİYORUZ...

YOĞURT MASKESİ

YOĞURTLU MASKE (NORMAL CİLTLER İÇİN)
MALZEMELER
2 kaşık yoğurt
1 kaşık bal
UYGULAMA
Her iki malzme iyice karıştırılıp cilde sürülür. 15-20 dakika bekledikten sonra yüz önce ılık, sonra soğuk suyla yıkanır.
Bu karışımı cilt ve makyaj temizliğinizde de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Malzemelerin her zaman evde olabilecek malzemeler olması pratik hale getiriyor.

17 Mart 2009 Salı

AYARLARINIZLA OYNAMAYIN

Evet ayarlarınızla oynamayın. Tasarlayan Vincent Thomas LEMAN böyle tasarlamış. Sanki O'nun değil de Dali'nin elinden çıkmış gibi. O'nun eriyen saatleri gibi, bunlar da sıcakta kalmış mumlara benziyor.Şaka gibi bunlar. Bu tuhaflıkları insana Alice Harikalar Diyarında'yı da hatırlatmıyor değil...

Fazla düz hatlı alıştığımız mobilyalara iddialı bir alternatif, çok çılgınlar bir o kadar da utangaçlar sanki.

SANAT ZAMANI

16 Mart 2009 Pazartesi

YAŞASIN TASARIM

Meyveleri aynı şekilde sunmaktan sıkılanlara...

Arada bir farklı olmak isteyenlere...

El yıkarken akvaryum görmek isteyenlere...

Çocuklara ve çocuk kalanlara...

İçki servisinde göz boyamak isteyenlere...